"Doğu Akdeniz’e Yolculuk" Başlıklı Seyahatname

Seyyah ve Seyahatname Seyahatname

(1602 – 1682)

Blount, Londra’nın kuzeyindeki Hertfordshire Kontluğu’ndaki Tittenhanger House’da doğdu (1602). Aile geçmişi ve mal varlığı itibarıyla iyi bir konuma sahipti. Büyük halasının kocası Sir Thomas Pope Oxford Üniversitesi Trinity Koleji’nin kurucusuydu. Babası Thomas Pope Blount’a 1603 yılında Kral I. James tarafından şövalye ünvanı verildi. Henry Blount 1618’de Trinity College’dan mezun oldu. 1620 yılında Londra Gray Barosu’na kabul edildi. Hukukuçu kimliği ve şahsi bağlantıları sayesinde Blount’un Kraliçe Elizabeth’in kurduğu gizli servisle yakınlık kurduğu ve hatta İtalya, Fransa ve İspanya’yı kapsayan seyahatine bu maksatla çıktığı iddia edilmektedir. Ancak Gerald Maclean bu seyahatin gizli servise hizmet maksatlı olup olmadığı hususunda ihtiyatlıdır. Ancak Doğu seyahatnamesi içinde Osmanlılar tarafından farklı vesilelerle casus olarak nitelendirildiğini bildirmesi ve İskenderiye’de Osmanlı donanmasına ait limana yönelik aşırı merakının bir askerin dikkatini çekmesi sonrası korkuya kapılıp aynı gün şehirden ayrılması Blount’un seyahat amacına dair olan şüpheleri arttırmaktadır.

Blount, Doğu seyahatinden döndükten kısa bir süre sonra seyahatnamesini yayınlattı. Seyahatname İngiltere’de kısa zamanda büyük ilgiye mazhar oldu. Bu ilgi sonrasında Blount 1639’da Kral I. Charles tarafından önce sarayda görevlendirildi ve ardından da şövalyelik ünvanı ile onurlandırıldı. 1647 yılında karısı Hester ile evlendi. 1652 yılında Cromwell tarafından hukuk danışmanı olarak atandı. 1653 yılında veraset mahkemesi yargıcı, 1655 yılında da İngiliz uluslararası ticaretini geliştirmek için faaliyet gösteren ticaret ve denizcilik komitesinde görevlendirildi. İngiltere’de monarşinin yeniden kurulmasından sonrasında 1661 yılında Hertfordshire Yüksek Valisi olarak atandı. 1682 yılında Hertfordshire’da öldü.

Blount’ın anlatısı 07. 05. 1634’te Venedik’ten ayrılışı ile başladı. Adriyatik kıyılarında karaya çıkan Blount Belgrat, Niş, Sofya, Edirne üzerinden İstanbul’a ulaştı. İstanbul’da beş gün kaldıktan sonra Karadeniz’den gelip Mısır’a gitmekte olan bir gemi ile Rodos üzerinden Mısır’a ulaştı. Kahire, Giza ve Feyyum seyahatleri sonrası önce Reşit’e ardından da İskenderiye’ye geçti. İskenderiye’de donanma gemilerinin bulunduğu batı limanına girişine izin verilmemesi merakını daha da artırdı ve limana yukardan bakmak üzere harap bir kuleye tırmandı. Fakat şüphe uyandırıcı bu davranışının bir askerin dikkatinden kaçmadığını anlayan Blount, Yafa ve Kudüs seyahatlerinden vazgeçip hemen limanda bekleyen bir Fransız teknesine binerek Kasım 1634’te Mısır’dan adeta kaçarak ayrıldı. İskenderiye’den Sicilya’ya yaptığı yolculuk sonrasında seyahat anlatısına son veren Blount, bundan sonra eserinin kalan yarısında Osmanlı İmparatorluğu’na dair değerlendirmelerini aktardı.

Blount için Osmanlı ülkesinde yaptığı seyahati farklı bir yere sahiptir. Daha önce İtalya, Fransa ve İspanya’ya yaptığı seyahatini Osmanlı ülkesine yaptığı seyahatinden ayrı tutan Blount, Doğu seyahatnamesinin girişinde Hristiyan ülkelere yaptığı seyahatinin katkısının daha önce bildiği şeyleri gözleri ile görmek olduğu için kendisine fazla bir katkı sunmadığını ifade eder. Doğu’ya yaptığı seyahati ise Blount için oldukça farklı ve özel bir yere sahiptir. Blount, çağının en güçlü devleti Osmanlı’nın ihtişamı karşısında sadece bu güce olan merakını gidermek veya ticari imkan ve bağlantılar araştırmak için bu seyahate çıkmadı; hukuk eğitimi alan bir profesyonel olarak Blount, Osmanlı devlet düzeni ve bu düzenin getirdiği başarıların nedenlerini merak ediyordu. Bu merakını da mantığa dayalı şüpheci bir gözlem ile gidermek niyetindeydi. Gözlem usulünü kendisinden öncekilerin eksik veya yanlış bilgilere dayalı önyargılarını ortadan kaldırıp pür bir gözlemci sıfatı ile yapmak adına yaşlı adamı gömmek metaforu ile tarif etti. Nitekim benimsediği bu usulün önemli ölçüde başarılı olduğu anlaşılan Blount’un kısa ancak nitelikli eseri Osmanlı dünyasını tanımak isteyenler için sürekli başvurulan bir kaynak oldu. Dostu Piskopos Henry King, Blount’un eserinin tüccarların nasıl seyahat etmeleri gerektiği, tehlikelerin nasıl bertaraf edilebiliceği ve Osmanlı ülkesindeki ticari imkanların nasıl kullanılabileceği gibi konularda önemli bir katkı sağladığını ifade etti. Blount’un benimsediği önyargılardan ve dini bağnazlıktan uzak, öteki kültürü tanıma amaçlı bu seyahati İngiltere’de Doğu hakkında bilgi üretiminin önemli kaynaklarından birini oluşturmaktadır.

Blount seyahate çıkma maksadını dört ana amaç ile açıklamaktadır; İslam dinine dair gözlemler yapmak, çok dinli Osmanlı toplumsal yapısını incelemek, Osmanlıların siyasi başarılarının ardındaki en büyük etmen olarak görülen askeri yapıyı incelemek, bilim ve sanatın antik merkezi olarak kabul edilen Kahire şehrini ziyaret etmek. Eserin ilk yarısını Venedik’ten çıkıp tekrar Venedik’e döndüğü 11 aylık seyahatinin ayrıntılarını içeren Venedik-Sicilya’ya arasındaki yedi aylık seyahatine ayıran Blount, eserin ikinci yarısında Osmanlı İmparatorluğu hakkındaki gözlemlerini aktardı. Bu gözlemleri sırasıyla dört ana başlık ile anlattı; ordu, din, adalet ve ahlaki değerler. Kara ordusu ve donanmanın yapısı, askeri düzen, dinin toplumsal yapı ve devlet nizamındaki yeri, mezhepler ve tarikatlar, dini pratikler, Türk milletinin genel özellikleri ve başta Avrupalılar olmak üzere diğer dinden olan kimselere karşı yaklaşım farklılıkları, adalet sisteminin işleyişi gibi konular üzerinde ayırtılı olarak durdu. Bunlar dışında Türklerin veba karşısındaki tutumları ile tüketim kültürü ve ilk defa karşılaştığı kahve hakkında da ayrıntılara yer verdi. İlk başta tadından pek hoşlanmadığı kahve Blount’u oldukça etkiledi. 1657 yılında Londra’da ilk kahvehanenin açılışının beşinci yılında Walter Rumsey’in Organon Salutis adlı kitabının başına yazdığı ithaf yazısında Osmanlı ülkesinde gördüğü kahvenin sağlığa faydalarına değindi. Bu yayını İngiltere’de kahvenin yaygınlaşmasında da rol oynadı. İngiltere’de kahvenin yaygınlaşması sonrasında Blount’un alkolü bıraktığı ve bir kahvehane müdavimi olarak sadece su ile kahve içtiği bilinmektedir.

Blount Osmanlı İmparatorluğu hakkındaki değerlendirme bölümünün başında değerlendirmelerinin yüzeysel gözlemler ve aceleyle alınan notlarına dayandığını itiraf etmekten çekinmeyecek kadar dürüst davrandı. Ancak yedi aylık bu kısa gezi sırasında aldığı bu notları ile gayet objektif bir bakış açısına sahip doğruluk payı yüksek değerlendirmeler yaptı.

Blount’un seyahatnamesi 1634 yılında, A Voyage into the Levant. A Briefe Relation of a Journey, lately Performed by Master H. B. Gentleman, from England by the way of Venice, into Dalmatia, Sclavonia, Bosnah, Hungary, Macedonia, Thessaly, Thrace, Rhodes and Egypt, unto Gran Cairo with particular observations concerning the moderne condition of the Turkes, and other people under that Empire başlığıyla Londra’da yayınlandı. Sonrasında 1671 yılına kadar sekiz defa daha basıldı. 1687 yılında Almanca ve 1707 ve 1737 yıllarında da Felemenkçe olarak yayınlandı. 1636 yılındaki ikinci baskı esas alınarak 2010 yılında Doğu Akdeniz’e Yolculuk 1634 başlığıyla Dilek Berilgen Cenkçiler tarafından Türkçe’ye çevrildi. Ancak bu çeviri kimi tarihi terimlerin tercümesi bakımından bazı ciddi hatalar içermektedir.

Yararlanılan Kaynaklar

Blount, H. (1636). A Voyage into the Levant, Londra; Blount, H. (2010). Doğu Akdeniz’e Yolculuk (1634) (Çev. D. Berilgen Cenkçiler). Ankara: ODTÜ Geliştirme Vakfı; Gerlad, M. (2006), Doğuya Yolculuğun Yükselişi: Osmanlı İmparatorluğu’nun İngiliz Konukları 1580-1720 (çev. D. Şendil). İstanbul: Yapı Kredi Yayınları; Gerlad, M. (2009), Doğuya Bakış: 1800 Öncesi Dönem İngiliz Yazmaları ve Osmanlı İmparatorluğu. (Çev. Sinan Akıllı). Ankara: ODTÜ Geliştirme Vakfı; Matar, N. “Blount Sir Henry (1602–1682), Oxford Dictionary of National Biography. (https://doi.org/10.1093/ref:odnb/2687), (Erişim tarihi: 14. 08. 2020).